Translate

28 Ocak 2017 Cumartesi

Eveeettt, Phuket'te bugün 3. günümüz.
Aktiviteler gün geçtikçe yoğunlaşıyor.
Bunu fotoğrafların fazlalığından anlayacaksınız. :)

Yine hızlı bir şekilde sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 8:30'da tur minibüsümüz bizi almaya geldi.Yine anlaştığımız saatte geldi, sizi hiç bekletmiyorlar diyebilirim.

Phuket'te ki James Bond ve diğer adalara ulaşımımızı sağlayacak olan marinaya ulaşımımız yaklaşık 20 dakika sürdü. Bu arada bu tura iki kişi için yaklaşık 140 dolar ödedik.




Marina'ya geldiğimizde büyük bir sürpriz bizi bekliyordu. Tur rehberimiz ve tura katılan diğer 20 kişi  Türk'tü. :) Günler sonra aynı dilde iletişim kurmanın verdiği keyfi anlatamam. Bu grup Bangkok ve Phuket turunda beraber oldukları için birbiriyle tanışıyorlar. Dışarıdan katılan bizmişiz. :) 





Turumuza başlamadan önce hatıra fotoğrafı çektirdik. Sonra yolculuğumuza başlamak üzere teknelerimize doğru yol aldık. Bizi bekleyen tekne 750 beygirlik sürat teknesiydi.Tekne hızlı yol aldığı için ulaşım dalgaların şiddetine göre kimi zaman zor geçiyormuş. Bu nedenle marinada ki görevliler seyahatinizden önce herkese ücretsiz olarak mide bulantısı hapı veriyor. Bir de suyla bol haşır neşir olacağınız için su geçirmez telefon kılıflarını almanızı öneriyorlar. Biz de tavsiyelere uyduk su geçirmez telefon kılıfı aldık, aynı zamanda kılıfın içerisinden biraz bulanık olsa da video, fotoğraf çekebiliyorsunuz.Fiyatı yaklaşık 50 baht yani yaklaşık 5 TL'di.

Levent'i tanırsınız herhalde yerde ki yeşilli :)








Arkada gördüğünüz iki kayalık arasında ki kum, sahili :)
Solda ki kayalk mağara.
Yolculuk fena değil :)
Deniz üzerinde 15 dakika kadar yol aldıktan sonra eşsiz doğal güzelliklerin olduğu kayalıkların yanından yolculuğumuz ilerledi. 5 dakika daha ilerledikten sonra iki kayalık arasında, arkası ormanlık, 5 metrelik küçük bir sahilin olduğu yerde durduk. Burada kayalıkların birinin içinde Dondurma Mağarası var. İsmini içindeki tortulların  dev bir dondurma şeklinde olmasından almış. Tur rehberimiz Levent mağaraya ayakkabılarımızı teknede bırakarak girmemiz gerektiğini, içerisinde yer yer diz boyuna ulaşan su birikintilerinin olduğunu söyledi.Ayrıca zemin ıslak olduğu için yerler çamurlu ve çok kaygan bu nedenle ayakkabıyla girmenizi istemiyorlar. Bir de mağaranın içi karanlık olduğu için size ışık veriyorlar. :)

Mağara gezisinden sonra hatıra fotoğrafı






İkinci durağımız kano gezisi için durakladığımız volkanik dağlar arasında eşsiz doğal güzellikleri olan Tum Talu. Burada ki yerel halk geçimini kanolardan yani turistlerden sağlıyormuş. Bu nedenle rehberimiz Levent az da olsa bahşiş vermemizi tavsiye etti.

Türk milleti olarak garantici olduğumuzdan mı artık bilmiyorum hizmeti aldıktan sonra kalitesine göre bahşiş bırakmayı tercih ediyoruz. Ama doğru olanı hizmeti almadan bahşişi vermektir. Böylece sizinle daha çok ilgilenmelerini en başta sağlamış oluyorsunuz. Burada da mantık bu kanoya bindiğimizde kano sürücüsüne direkt bahşişinizi veriyorsunuz sonra gezintiye başlıyorsunuz ☺️ Bu arada bahşiş zorunlu değil diyorlar ama kano sürücüleri sizi bahşiş vermeye zorluyorlar diyebilirim.

Kano gezisi sırasında bir çok kayalıkların oyulmuş olan altına giriyorsunuz çok korkunççç 😬😬 Ama doğal güzellikleri izlemeye doyamıyorsunuz cennet gibi 😊






James Bond'a benziyor değil mi :)

Öğle yemeğimizi yemek için müslümanların yaşadığı Müslüman Köyü'ne doğru yol aldık. Burası tamamen su üzerine kurulmuş bir şehir nüfusu yaklaşık 400-450 civarındaymış. Burada balık çiftlikleri, cami, okul, restaurant ve hediyelik eşya stantları var. Yemekleri çok güzeldi. Sebze çorbası, karides ve domates soslu makarna yedim 😊 Tatları güzeldi.




Ardından James Bond adasına doğru tekrar yola çıktık. Adaya vardığımızda bizi kocaman kayalar ve dar bir sahil karşılıyor. James Bond adasına doğru sahilde inip iç kesimlere doğru yürümeniz gerekiyor. Merdivenlerden çıkıyorsunuz adayı karşıdan gören koca bir taş var. Orada ki yoğunluğu göreceksiniz biz oralarda fotoğraf çekmek için çok oyalanmadık. Çünkü rehberimiz herkesin ilk anda oraya yoğunlaştığını dönüş yolunda bu alanların daha serbest olduğunu söyledi. Hemen adaya ilerledik.


Meşhur James


James Bond adası denmesinin sebebi James Bond filmlerinden "The Man with the Golden Gun" filminin burada çekilmiş olması. Burada da hediyelik eşya stantlarını göreceksiniz. Rehberimiz Levent özellikle bu adadan alışveriş yapmamamızı önerdi. Çünkü fiyatlar hem pahalı oluyormuş hem de para üstünüzü alamayabiliyormuşsunuz.



Denize gerilemiyor yasak zaten bir sahili de yok, bolca fotoğraf çektiriyorsunuz. Bir de farklı bir kayalık var kayalık sanki bıçakla kesilmiş gibi büyük ve yatay pozisyonda duruyor. Herkes o kayanın dibinde onu taşıyormuş gibi fotoğraf çektiriyor. ☺️


























James Bond adasına ilk girdiğinizde herkes bu taşa oturup foto çektirmek istiyor yer bulamıyorsunuz, dönüşte yüzüne bakan yok :)

Sabahtan beri bu kadar suyun içinde olupta denize girememek kötü hissettirdi derken şimdi sahilin denizin kokteyllerin tadını çıkaracağımız bir sahile gidiyorduk. Bu kumsalın adını unuttum🙈🙈 Ama kokteylleri alkollü alkolsüz bir harika. Hindistan cevizli olan  mai tai, ananaslı olan ise pina cokado. Benim damak tadıma göre ananas  çok şekerli oluyor ama Hindistan cevizi tam dengeli oluyor.

Benim elimde ki Mai Tai-Orkuncum'un elinde ki Pina Kolado


Kokteyller elimizde deniz karşımızda harika saatler geçiriyorduk.

Dönüş vaktimiz gelmişti. Tüm gün denizin üstünde olmak bizi çok yormuştu. Marinaya döndüğümüzde tur minibüsümüz bizi ötele bırakmak için bekliyordu.

Otelimize vardığımızda yorgunluğun dibine vurmuştuk ☺️☺️☺️☺️

Dönüş yolunda yağmura tutulduk,yıkılmadık ayaktayız :)
Kişisel Sosyal Medya Hesaplarım: 

       F: Dilek Körhasan Ulu                     İ: @_dilekulu_
     








































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder